Devlet Bakanı Faruk Çelik, anayasa değişiklik paketinin referanduma gittiğine göre, Türkiye'nin de normalleşmeye doğru gittiğini söyledi. Bakan Çelik, "Türkiye hukuk devleti olacak. Türkiye'de artık ben bildim değil, bu millet bilir devri başlayacak. Bu millete dayatmacı mantıkla, bir şey kabul ettirmek artık mümkün değil. Millet yanlışta birleşmez." dedi.
Bakan Çelik, partisinin Eskişehir il başkanlığı tarafından TÜLOMSAŞ Düğün Salonunda düzenlenen ''Türkiye Buluşmaları'' toplantısında muhtarlarla bir araya geldi.
Burada yaptığı konuşmada anayasa değişikliğinin çok önemli olduğunu anlatan Bakan Çelik, şöyle dedi: "12 Eylül bir ara rejimdir. Bunun birçok kanunlarını değiştirdik. Geriye ne kaldı? Anayasa. Anayasa işin özü. İhtilal ürünü bir anayasa Türkiye'ye hâkim. Bunun değişmesi lazım. Herkes bunu söylüyor. Değişterelim dediğin zaman parti bulamıyorsun, adam bulamıyorsun. Hani değiştirelim diyordunuz? Orada çark ediliyor. Ama ne olursa olsun anayasa paketi referanduma gittiğine göre, Türkiye bu alanda normalleşiyor. Türkiye normalleşecek. Türkiye hukuk devleti olacak. Türkiye'de artık ben bildim değil, bu millet bilir arkadaş dönemi başlıyor. Bu millete dayatmacı mantıkla, bir şey kabul ettirmek artık mümkün değil. Millet yanlışta birleşmez. Yanlış varsa seni de beni de istikamete getirir. Onun için milletten endişe etmeye gerek yok. Millete güveneceğiz. Bir yerde güvenmek demek normalleşmek demektir. İşte Türkiye normalleşme sürecine anayasa değişikliğiyle girmiş olacak."
Türkiye'nin her iyi ve güzel adım atışında önüne engeller çıkarıldığına da dikkat çeken Bakan Çelik; "Bakın şimdi Anayasa değişikliği olmasın diye Türkiye'de yaşanan hadiseler var. Terör tekrar çirkin yüzün gösterdi. Neden güçlendikçe, istikrar, birlik, beraberlik arttıkça, normalleşmeye gittikçe Türkiye'nin önüne bir unsuru devreye koyuyorlar?" diye sordu.
Bakan Çelik, konuşmasında CHP ve MHP'nin, hükümetin terörün çözümü konusundaki işbirliği teklifine karşı çıkmasını da sert bir biçimde eleştirdi. Başbakan'ın eline çantasını alıp, içerisine projelerini koyarak parti liderlerine seslendiğini vurgulayan Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başbakan diyor ki; (Ey muhalefet partileri. Burada ihtilaf olmaz. Terör birlik, dirlik meselesidir. Milletimizin tamamını ilgilendiriyor. Gelin şu terör meselesini bir konuşalım. Sizin odalarda, merkezlerde konuşalım. Bir şeyler söyleyin, geçmişte iktidar oldunuz. Tecrübelerinizi, bildiklerinizi söyleyin.) Ancak, çıkıyor birisi diyor ki, (Bize gelme? Diğeri de diyor ki, (şöyle gel, böyle gel, kameralı gel, başka türlü gel.) Ya Allah aşkına bu mesele böyle istismar edilecek bir mesele mi? Bu mesele partizanlık meselesi mi? Milletin yüreği, ciğeri yanıyor. Ama sen hala başka havalardan geliyorsun. Son derece yanlış ve yakışıksız yoldalar. Bunun da bedelini sandıkta ödeyeceklerdir."
Terörün çözümü konusunda şartların öne sürülemeyeceğini ifade eden Bakan Çelik: "Burada şartlar öne sürülmez. Öyle şeyler olabilir mi? Eğer bildiğin bir şey varsa söyle. Böyle siyasi parti olur mu? Siyasi parti niye kurulur? Türkiye'nin, milletin sorunlarını çözmek için kurulur. Çözüm yoksa susulur. Susmuyorsanız, projenizi söyleyin bu işi çözelim. Ama maalesef bir adım dahi ileri gidemediler. Maalesef böyle bir muhalefet anlayışı görüş alanımızı daraltıyor, milletimizin de ruhunu daraltıyor. Böyle bir muhalefet olur mu?" şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU BAŞBAKANI TAKLİT EDİYOR AMA BUNLARI YAŞAMAZSAN OLMAZ
Konuşmasında CHP'deki yapılan genel başkanlık değişikliği ile Kılıçdaroğlu'nu da eleştiren Bakan Çelik, şöyle konuştu: "Ana muhalefette bir değişim olmadı, bir değişiklik oldu. Daha doğrusu yüz estetiği yapıldı. Yüz değişti. Ama kafanın içinde değişiklik var mı? Onu izliyoruz şimdi. Fakat dış politikada yok. AB süreciyle, komşularla, terör ve demokrasi sorunuyla ilgili bir çözüm önerisi yok. İşte değişim yok. Sadece şekli değişiklik var. Başka ne değişti? Bir şey daha değişti. Laiklik laiklik diye yatıp kalkıyorlardı. Laiklik ne oldu? Biz AK Parti olarak aynen duruyoruz. Dün bizi laiklik karşıtı diye saldırıyorken bugün niye saldır mıyorsunuz? Bugün döndü, yoksulluk edebiyatı yapmaya. Nedir biliyor musunuz? Çünkü Başbakanımız bu konuşmaları ta 1994 beri yapmıştır. Bugün bu ana muhalefetin yaptığı konuşmaları. Sayın genel başkanımızın hayatını incelemişler, bakmışlar ki, (Tayyib Erdoğan bunları konuşarak büyümüş. Biz de belki bu yoksulluk edebiyatın yaparak büyürüz) Ya Tayyib Erdoğan bunu yaşayarak geliyor. Sen okuyarak geliyorsun. Aradaki fark bu. İki oy alabilir miyiz diye uğraşıp durdular. Cek çaklar ile Türkiye'nin işi çözülmez. Sonra kalkıp masa başında (yapacağız, edeceğiz) diye konuşuyorlar."
