Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Atilla Sertel, Türkiye'de bazı gazetecilerin savcı gibi insanları suçladığını söyledi.
Gazetecinin savcı olmadığının altını çizen Atilla Sertel, yargının karar almadığı noktada savcı gibi suçlayıp, yargıç gibi karar verip insanı suçlu addetmenin gazetecilik olmadığını kaydetti.
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Yönetim-Denetim ve Onur Kurulları ile Yüksek İstişare Konseyi toplantısı Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti (AGC) ev sahipliğinde Oruçoğlu Termal Otel'de yapıldı.
Toplantı öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Başkan Sertel, her kişinin siyasal düşüncesi olduğunu ve buna saygı duyduğunu dile getirdi.
Her gazetecinin de siyasi düşüncesinin bulunduğunu buna da saygı duyduğunu ve saygı duyulması gerektiğini belirten Sertel, "Ancak bizim bulunduğumuz konumlarda biz herkese eşit, herkese adil, herkese aynı mesafede durmayı bilen insanlar olmalıyız. Eğer öyle olmazsa gazeteci propagandist olur, gazeteci sübjektif olur." dedi.
Gazetenin objektif olması gerektiğinin altını çizen Sertel, "Gazeteci haberi verendir, günün tanığıdır. Gazeteci kendi kişisel düşüncelerini, kendi siyasal düşüncelerini yazmakta isteyebilir. Bu köşe yazarlarının işidir." diye konuştu.
Son dönemde toplum tarafından gazetecilerin, gazetecinin ötesinde bir görev görür konumda algılandığını dile getiren Sertel, "Bu neden böyle oluyor. Buna bakmak lazım. Geçmişte bize okullarda öğretilen ve en önemli kurallardan biri şuydu. Derdi ki gazeteciler ve meslek büyüklerimiz. 5N 1K gazetecilikte yetmiyor. Ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin ve kimin yanı sıra suçlayan kadar, suçlananın da aynı haber içerisinde yerinin alınmasını, o görüşün de yer alması gerektiğini söylüyor. Oysa son dönemlerde bu değişti. Biz yazalım, ona nasıl olsa suçlanan kişi ertesi günü yanıt verir gibi bir anlayış. Oysaki bu son derece yanlış bin anlayıştır. O gün gazeteyi okuyan bir vatandaş, ertesi gün aynı gazetede aynı haberin devamını okumayabilir." diye konuştu.
Gazetecinin, gazetecilik yapması gerektiğini vurgulayan Sertel, bazı gazetecilerin televizyonda savcı gibi insanları suçladığını ifade etti.
"Yargının karar almadığı noktada savcı gibi suçlayıp bir de yargıç gibi karar verip insanı suçlu addetmek bence gazetecilik değildir." diyen Sertel, bu noktada büyük sıkıntılar olduğunu kaydetti. Basında 'yandaş' ya da 'zorundaş' diye bir kavramın varlığından söz eden Sertel, şu ifadeleri kullandı: "Ne yazık ki Türkiye bu iktidar için söylemiyorum, geçmiş dönemde de iktidarlar kendi propagandalarına yönelik kendi dünya düşüncelerini yansıtmaları için bazı gazeteleri ya satın aldırdılar ya baskı uyguladılar ya da gazetelerin kendi lehlerine yazmaları için onlara bir takım olanaklar sundular."
Sertel, Türkiye de demokrasinin yaşaması ve kalıcı hale gelmesi için ise yerel basının güçlenmesinden başka kaynağın olmadığın savundu.
Basında bir tekelleşme aynı havuzdan beslenen bir gazetecilik anlayışı doğduğunu dile getiren Sertel, bu gazetelerin başlıklarının değişik, özleri ve haberlerinin aynı olduğunu ifade etti. Bir kısım gazetelerin belli ellerde bir kısım gazetelerin de belli illerde toplandığını ifade eden Sertel, "Rahmetli Turgut Özal'ın dediği gibi 2,5 gazete 2,5 parti günümüz koşullarında olagelmiştir. O açıdan yerel basının önemini bir kez daha altını çiziyorum. Çünkü yerel basın kedi yazı işleri müdürüyle sahibi ile ertesi gün atacağı başlığı, manşeti haberleri kendi özgür iradeleriyle belirlemektedir. İşte temiz su, kaynak oradadır. Diğer yaygın basında ise bu kaynağın bu kadar temiz olmadığı söylenmektedir. Ben de buna katılıyorum. Nispeten belli istisnaları göz ardı edersek bu böyledir ve doğrudur." şeklinde konuştu.
